Her kurumda fark yaratmak isteyen bir soru vardır:

“Liderler doğar mı, yoksa yetişir mi?”

Google bu soruya, kendi içinde cevap aradı.
Veriyle yaşayan bir kurum olarak, liderliğin etkisini ölçmek için bir araştırma başlattı: Project Oxygen.
Amaç basitti — iyi yöneticilerin ekiplerine ne kattığını anlamak.

Veriyle Başladı, İnsanla Sonuçlandı

Yıllarca süren analizler, binlerce çalışan anketi ve performans değerlendirmesi sonucunda Google, çarpıcı bir bulguya ulaştı:

En başarılı ekipler, teknik olarak en güçlü değil; liderlik desteğini en çok hisseden ekiplerdi.

Ekipler, yöneticilerinin onları dinlediğinde, takdir ettiğinde, hata yapma alanı tanıdığında daha yaratıcı, daha bağlı ve daha üretken oluyordu.

Bu sonuç, Google’ın liderlik eğitimlerine bakışını kökten değiştirdi.
Artık odak “yönetmek” değil, insan geliştirmekti.

Yeni Liderlik: Dinlemek, Geliştirmek, Güvenmek

Project Oxygen sonrası Google, yöneticiler için kapsamlı bir liderlik gelişim programı başlattı.

Program, teknik becerilerden çok “insan ilişkileri kaslarını” güçlendirmeye odaklanıyordu:

• Aktif dinleme

• Takdir etme

• Güven yaratma

• Geri bildirim kültürü oluşturma

• 
  

Sonuç?

Eğitimleri tamamlayan liderlerin ekiplerinde çalışan memnuniyeti ortalama %37 arttı.

İstifa oranları azaldı, yaratıcılık skorları yükseldi.

Bir Eğitimden Fazlası: Kurumun Ruhunu Yeniden Yazmak

Google, o günden sonra bir şeyi açıkça gördü:
Eğitim bir yatırım değil, dönüşüm aracıdır.
Her eğitim, liderin davranışına; her davranış, kurumun kültürüne dokunur.

Ve bu dokunuş, yalnızca iş sonuçlarını değil, insanların işteki varlık duygusunu da değiştirir.

Son Söz:

“Eğitim, bilgiyi öğretmekten çok, farkındalığı uyandırma sanatıdır.”

Her kurumun içinde keşfedilmeyi bekleyen bir potansiyel vardır.

Ama o potansiyeli ortaya çıkaran şey, sistem değil — insana dokunan öğrenme deneyimleridir.

Kaynak:

• Google People Operations, Project Oxygen: Building Better Managers, 2018.

• Harvard Business Review, “How Google Sold Its Engineers on Management”, 2013.